3 Eylül 2012 Pazartesi

İstanbul Size Dar

Dar demişken...
"Ar gelir Osman aga ar gelir, safiyeme karyola dar gelir" şarkısındaki özel hayata müdahale olayına şaşıp kalan Bir Çeşit Ben insanını incelemeye kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Bir Çeşit Ben, o hafta İstanbul'a ayak basmış ve bastığı anda adım atılmadık yer bırakmamıştı.

Bir Çeşit Ben için İstanbul iki yıldır koccamaan bir hayaldi. Hisli Kız orda okuyordu, Bir Çeşit Ben de onunla beraber gezmek istiyordu. Hele de geçen sene Hisli Kız'ın tanıştırdığı Zert ile görüşmek için kesin anlamda gitmeye kararlıydı. Sonrasında çocukla tartışmışlar, Bir Çeşit Ben de öğrenciliğin sefil günlerini yaşamaya başlamıştı ve İstanbul işi yatmıştı. Dediğim dedik, çaldığım düdük Bir Çeşit Ben insanıysa İstanbul hayalinden vazgeçmemişti. Cebren ve hile ile ailesini ikna etmiş ve o taşı toprağı altın dedikleri şehre gitmeyi başarmıştı.

Bir Çeşit Ben, bir çeşit gezme meraklısı olup indiği gün gezmeye başlamıştı. Sultan Ahmet Camii, Ayasofya, Yere Batan Sarnıcı, sonrasında Taksim, İstiklal dolanıp durmuşlardı Hisli Kızla... O akşam gittikleri Ortaköy'deki kafe ise Bir Çeşit Ben için 'Cennetin yarısı budur' denilecek bir manzaraya sahipti. Köprünün ışıkları altında Bir Çeşit Ben bakıp kalmıştı.

Bir de Galata Kulesi vardı tabi. Bir Çeşit Ben oraya da bayılmıştı. Çıktıklarında 'Hezarfen Ahmet Çele
bi' denilen insan evladının (tanımayanlar için bkz: Vikipedi amca) cesaretine sonsuz hayranlık duymuş, İstanbul ayaklarının altındayken 'Vay bee' diyebilmişti sadece...
Bir Çeşit Ben ve Hisli Kız sonraki günlerde gezilerine Taksim ve İstiklal'de devam ettiler. İstiklal'de gezerken Hisli Kızın ısrar kıyamet halleriyle Emre adında bir falcıya gittiler.

B.ç.b= Kızım paramız boşa gider ne gerek var yaaa
Hisli Kız= Ama arkadaşımın don rengine kadar bildi var ya
B.ç.b= Don rengi mi? O odada neler oluo beeee :p


Reklamlar, ısrarlar derken Bir Çeşit Ben kendini kahve fincanıyla buldu. Falcıyı bekleme süreci Bir Çeşit Ben için tam anlamıyla bir sancı süreciydi. Bir Çeşit Ben'in falcı diyince kafasında oluşan sürmeli mürmeli Jack Sparrow tarzı birşeydi.

Sıra Bir Çeşit Ben'e geldiği sırada Bir Çeşit Ben "Korkuyorum Hisli yaaa karnıma ağrılar girdi bak" sızlanmalarındaydı. Karşısında bulduğu falcıysa sokakta gören ikinci kez bakmayacağın türden sıradan bir insan evladıydı. Ama söyledikleri kendi kadar normal değildi.

Emre fincanı açar açmaz:

Emre: "Bitanem sen naptın?"
B.ç.b: "Napmışım yine yaa?"
Emre: "Sen aşk hayatının içine sıçmışsın?"
B.ç.b: ??! "Sağol çok iyisin"

Emre: "Sen hafızanı nereye attın?"
B.ç.b: "Nasıl yani?"
Emre: "Hafızan olmadan yaşıyosun diyorum. Unutkanlıkta zirvedesin."
Bir Çeşit Ben bunu birinin bir gün yüzüne vuracağını biliyordu.



Emre: "Bak şimdi karşına *** ya da **** burcunda (Bir Çeşit Ben o kısmı dinleyemedi) biri çıkacak.
B.ç.b: Ayy hadi bakalım...
Emre: Bu kumral biri, esmer değil.. Uzun ve irice biri bak.. Kısa birini falan bekleme yani..

Bir Çeşit Ben o an kendini ultrasonda bebeğinin cinsiyetine baktırıyor gibi hissetti. İçinden "Aman sağlıklı olsun da boyu,tipi önemli değil" demek geçti...

Emre saydı, döktü, bana mısın demedi, sormadı etmedi... Bir Çeşit Ben sadece "Bu adam bunları nerden biliyor" diye düşündü kaldı..

Bir Çeşit Ben, gezerken bir yandan da her gün Hisli Kız'ın arkadaşlarıyla tanışıyordu. O gün Haysiyet'le tanıştı. Haysiyet konuşkan, kendince komik bir çocuktu. Hisli Kız daha önceden Haysiyet hakkında "Haysiyetsiz yaaa" bahsetmişti. Bir Çeşit Ben de gözlemeye karar verdi. İri, uzun boylu, kumral bir insan evladıydı. Kendince komik, konuşkandı. Bir Çeşit Ben bir ara "Emre bundan bahsetmiş olabilir mi yaaa?!" diye bile düşündü.

Haysiyet konuştukça Bir Çeşit Ben gördü ki Hisli Kız'ın söylediği kadar vardı. Haysiyet, yavşama sanatının tüm inceliklerini biliyor ve kullanmaktan geri kalmıyordu. Bir Çeşit Ben, bir çeşit mide bulantısıyla Emre'nin söylediği kişiyi beklemekten vazgeçti. Ve ilerde bir oğlu olursa ismini kesinlikle 'Haysiyet, fedakarlık, erdem, özveri' gibi kişilik olarak ters tepecek bir şey koymamaya karar verdi.

4 yorum:

  1. İstanbul bir kıskactır, suyu da zehirlidir..
    Bir yudum alanı müptela eder.
    Sanırım artık sende çeşit çeşit zamanlarda bu şehre ayak bastı yapacaksın :)
    Ne demişler fala inanma falsız da kalma :)

    YanıtlaSil
  2. Evet dediğin kadar var sahiden.. Umarım tekrar gidebilirim :)

    YanıtlaSil
  3. Dediginiz falci nerde calisiyor tam olarak mekan adi verebilir misiniz

    YanıtlaSil
  4. Dediginiz falci hangi mekanda fal bakiyor bilgilendirir misiniz

    YanıtlaSil